ÖYKÜ

Sena Özay  







DÜŞÜŞÜR


Ellerim bu bardağı kıracak kadar büyük. Elleri beni öldüremeyecek kadar küçük. Gözlerim onu ikna edemeyecek kadar yorgun. Gözleri beni öldürürken ben bardağı tuttum. Nasırlı ellerimle soğuk bardağı kavradım. Çatlama olasılığına aldırış etmeden demli çayı içine boca ettim. Bardak yer çekimine ve çirkin suratıma inat bana yaklaştı. Buharı kirpiklerime yapıştı, göğe karıştı. Kafama diktim. Ağzımdaki yaraların ve soluk borumun yanışı canımı acıtsa da içimi ısıtmamıştı. Bardağı ahşap masaya koyarken kamburumu düzeltmeden kaşlarımı çattım. Sesim toz, sesim buz. “Dünya soğuktur.” dedim. “Tüm pencerelerini kapatsak dünyanın, bir olsak el ele, sen elimden tutsan, yaksam kendimi, herkesi, yine de ısınmaz bu dünya.” O üşümüyordu. Karşımda öylece susmuş, bakışlarını benden indirmişti. Başka gezegenin yıldızlarıydık, anlamıştım. Bu onu son görüşümdü, anlamıştım. Büyük bir hızla açtığım kapının emsallerine inat ardımdan yavaşça kapanışını beklerken, gri eşikte çatıdan yükselen karga vaveylalarının kulağımda yarattığı etki Ave Maria ile eşdeğerdi. Bu yüce seremoniye karşı koymadan çarpık hayatıma devam adımı attım. Dedim “belki de sadece devam etme yeriydi dünya.”

 

dizin    üst    geri    ileri  

 



 14 

 SÜJE  /  Sena Özay  /  yirmi yedi eylül iki bin on yedi  / 24