GECİKMİŞ ŞİİRLER
 
bekir karadeniz
 

gecikmiş toplum eleştirileri

 
 
 
 
değiştir


seninki de mevzu mu
           be adam
sana mı kaldı
          değiştirmek
          insanları
evini değiştir
gömleğini değiştir
         yolunu değiştir
yine olmazsa
         kendini değiştir
         hadi
         al sana iş
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
yarım


yarım dostluklara
kızmakmış
ne yani
herşey
tam mı olmalı
sanki
yarım ay
 yarım ekmek
  yarım gün
   ya da
    yarım elmaya
     bir dediğin yok
      ee
       bu da
        dostluğun
          yarımı
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
 
neden

 
niye takıldım böyle
yine başıboş aradığım ne
durdu herşey yıllardır
                       neden
ve neden karıştı
      altüst oldu
unuttuğum birşey var
var ya
çıkaramıyorum
             bir türlü
sevinmek
gülmek
ya da
bağırmak mı
ısıtmayan güneşe
               unuttuğum
kızmak mı
yarım dostluklara
elini mi tutmak
         toprağın
bırakmak kendini
                 hesapsız
neydi gerçekten
            yaşamak gibi birşey mi ne
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
yalnızlık


bir yalnız kaldığımda
bir de herkesle olunca
yoğunlaşır kafam
                   yalnızlıkla
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
guguklu hukuk


durup dururken
ve
hiçbir
suçlama yokken
                somut
                belirgin
suçsuzluğunu
kanıtlamak zorunda kalırsa
                       bir yurttaş
çoktan yer değiştirmiştir
hukuk devletiyle
guguk devleti
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
sinekler ve inekler

Güneşe, özgürlüğe
Erich Fried


olumsuzu örgütlemek kolaydır
küçük insana
küçük politikacı
korku mudur
                birarada tutan
                                    insanı
birbirine yaklaştıran

özgürlükler mi parçalar
özgürlükler mi ayrıştırır
                           insanı

en namussuzlar
en çok
birarada olur çoğu
                  nedense
nedense hep bulurlar
                 birbirlerini
ve birilerine karşı
ve bu birileri
hiç bitmez
            azalmaz

aykut kurdoğlu
gelir aklıma
derdi ki
birlikteyken hapiste:
»dünyada
ne kadar sinek varsa
o kadar da
           inek vardır«

bu kadar çayır
ve
bu kadar bataklık
olduktan sonra
yeryüzünde
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
ne kadar


herşey yarım
halen yarım
anladıklarım
yaptıklarım yarım
tam olsun diye her zaman
iki kat fazla
çaba göstermek
iki katı
ortalama insan gücünün
nereye kadar
daha ne kadar
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
masalın sonu

oğluma


ve birgün
duyduklarını
yalnızca
bir masal hoşgörüsü
ve rahatlığıyla
dinleyebildiğinde
ve o denli içinde
hissettiğinde
anlatılanları
ve belki de
hiçbir kaygı
         ve korku
         ve telaşa
               kapılmaksızın
neler yaşamış insanlar
bizden değişik
diye sorduğunda
           kendi kendine
sonra da
geleceğe ilişkin
herhangi bir hesap yapmadan

yalnızca
yalnızca öylesine
bir burukluk hissettiğinde
ve göğsünün tam ortasında
            bir yerlerde
ince bir sızı duyduğunda
ve soluk almanda
bir anlık bir zorlaşma sezdiğinde
ama yine de
azcık bir huzurla
gülümseme belirdiğinde
                                yüzünde
anlatmaya devam edersin
                bu masalı
bıraktığım
ya da unuttuğum
ya da toparlayamadığım
ya da ucunu kaçırıp
sözcükleri
birbirine karıştırdığım yerden.
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
şiirli efsane

ya da efsaneli şiir


sanırım bir bağı var
              yağmurun benimle
nuh'un gemisi
benim yüzümden battı
önceki tufanda da
             benim payım var
az mı çırpındım
bulaşmamak için bu işe
                                 olmadı
habil'le kabil
arasına girmedim
ama
roma'nın alevlerini seyretmek
                 neron'un gözlerinde
                 dehşet zevk verdi


kaç kabileyi
kılıçtan geçirmedim
           tanrı için
israil'den uhut'a
                 gittim
                 geldim
yüz yıl doğuya at sürdüm
            avrupa'dan
zırh üstünde haç taşıdım
nasılsa hep kurtulan oldu
            yine de
»kedi yedi canlıdır« derler
altısını almanın
                işe yaradığı falan yok
insan da öyle herhalde
tanrının verdiğini almak
             kula düşmez ama
             (ya tanrı adına olursa)

kulaklarını
ben uzattım
         midas'ın
(başkasının günahı alınır)
dünyayı
       zehir ettim
istedim
       eski haline soktum yeniden
       sevindi zavallı kral
       çok sevindi
tanrı fukarayı
             sevindireceğinde
önce eşeğini yitirtir
            buldururmuş
            sonra da

kimse bilmedi neler çektiğini
nasıl zindan olduğunu dünyanın
nasıl huzura kavuştuğunu
           ölümünde
           bilmedi kimse
kulaklarından
o eşek kulaklarından
          diyeceksiniz hepiniz
yok canım
onun en büyük acısı
             kral olmasıydı
yalnızca kral
yoksa kimin umurunda olurdu
sıradan bir köylünün kulakları

kimse bilmedi neler çektiğini
kimse bilmedi neler hissettiğini

atomu ayrıştırmadan keşfettim
                               düşüncemde
demokrasiyi tartışıp
köle oldum
             atina’da
truva’da tahta ata saklandım
spartaküs’le özgürlüğe koşup
kördüğümü çözdüm iskender’le

musa’dan sonra yelken açtım
geçtim denizi yürümeden
firavunlara eşlik ettim
             gömülürken piramitlere


at sırtında yıktım çin settini
yerleşik olan herşeyi yıkmaktı gereken
yerleşik olandı çürüyen
             çürümeye yüz tutan
duvarlar yaptım kilometrelerce
kimi durdurdum
kimi durduramadım akınları

timur’la at sürdüm hindistan’a
                                 anadolu’ya
şarkılarımı üçüncü selim’le söyledim
lale bahçelerinde
kaplumbağalar dolaştırdım
                 mumlarla
matbaayı yerle bir ettim
yüz yıl geri bıraktım aydınlanmayı
yüz yıl geriden başladım aydınlanmaya
isyan olup kazan kaldırdım
bektaşilerle
türkü söyledim cezayir’de

ben kuşattım istanbul’u
karadan ve denizden
ben direndim içerde kuşatmaya
kazanan
yitiren bendim
mevlana önünde döndüm delice
kendimden geçinceye dek
                  ney üfledim

pir sultan’ı ipe çektim banaz’da
pir sultan olup doğdum yeniden
aynı yerde bekledim
yüzyıllar boyu
ateşe düşmek için onlarca insanla
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
güz güneşi


güz güneşi tenimi yakar
           içimi akdeniz özlemi
şarabı toprağında içerim
adriyatik sessiz
karşı kıyıda kan akar
adriyatik sağır
                kör
olanları radyodan dinlerim
olanlar gözüme uzak
          deniz saklar herşeyi
          deniz paklar

karşıda olanlar bir yana
bin sekiz yüzlerin sonu
       ve
kızılderililerin amerikası
(ya da amerika'nın kızılderilileri)
          parçalar düşüncemi
yüz yıl
        ya da
daha önceki zamana üzülmenin
nasılsa
olan olmuşun
gönül rahatlığı değil
adriyatik'te kulaç atmak
                   akdeniz yerine
(dayanamadığım)
güz güneşi tenimi yakar
                içimi akdeniz özlemi
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
karmaşık


pürüzsüz odun taşımak
kırk yıl
yakmaya
kırk yıl
kulluk kişinin birine
yoksa
özgürleşmek için
kölelik mi kırk yıl
nerden baktığıma da
             bağlı olsa
yorum yapmak
             olanaksız çoğu

ne ilgisi var
gibi
bir soru
         belki
bülent ortaçgil'i
               dinlerken
düşünmek
yunus emre'yi
karmaşık
      ya da
        açık
          kimbilir
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
pişmanlık


bir uçak alçalır
              karşıda
düsseldorf’un üzerinde ay
                        ipince
onun üzerinde
         bir yıldız
gökyüzündeki
iki yıldızdan biri
çıplak ayaklarım
         üşümez balkonda
kuşlar
yuvalarına döner telaşla
çatıda öter ikisi
korkuyor olmalılar
                     karanlıktan

oğlum aklımda
herhalde yatmamıştır daha
gidemediğim yerlerde kafam
iznik gölündeki
rasim’in meyhanesini
               düşünürüm
yapmadıklarımın
pişmanlığıyla
ve
hep bir adım önde
         düşlerim
         bense
         geride
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
eksik


bir hüzün
ötekine eklenir
soğuk
sisli
ve yağmurlu ormanda
yürürüm insan gücüyle
sırtında
yirmi dört insan
gıcırtıyla
kayıp giden
          koca motorun
                   ardından
birşey eksik
            birçok şey eksik
ne toprak
ne ağaç kokar
küf kokusu bile yok

geyikler bahçede otlayıp
insan elinden elma yer
koca orman evcilleşmiş çoktan
üç yüz yıl önce başlayıp
ormanı insanıyla
insanı
doğmamış çocuğuyla
                         satınalanlar
ilkin
başeğmeyi öğretip
ağacı köleye çevirirler
              sonra da
kokusuz
duygusuz
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
üç çarpı iki

ya da çekim


ben         sormak istediğimde sana
sen         gizledin duygularını
o              biliyordu yaralandı
biz           biraraya geldiğimizde yeniden
siz           anlamadınız olanları
onlar      düşmanlaştı yalnızca
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
soru


hangi ayrıntılar
yaklaştırır insanı
                  dost eder
hangi sözcük yerine
         geçer bakış
ya da
hangi sözcük yerine
dokunur insan
                  başka dilde
tüyler ürperdiğinde
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
tatil adlı


vahşice saldırmak dağa taşa
                saldırmak denize göle
                bulduğunu tıkınmak
düşünmemek
aynı günün akşamını
bırakmak
olduğu yerde herşeyi
ve bir daha dönüp
bakmamak
hep başkalarına küfredip
bir kendini görmek
                  noksansız
. . .
. . . ?
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
benzemeyen


düşümde ulaşırım
bilmeden
nerede olduğunu
iyi ki yanımda değilsin
saçın uzak elime iyi ki
yalnızlığın tadı masada
sensizlik yalnızken güzel
nasılsa
seni görürüm
           kendimde
yorgun
uykusuz geceni
ve görürüm
yaratmaya çalıştığın
              beni
benzemem
aynadaki bana
ne kadar ayrı
        görünürüm gözüme
ne kadar başka olurum
                  ben ben iken

bir kadeh şaraptan korkup
zil zurna sarhoş düşlerim herşeyi
ne zor çelişki
ne ağır duygu
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
kırk yıl


kırk yıl bekledim
anlamak için kırk yıl öncesini
olanaklı görünmüyor
              kırk yıl daha yaşamam
anlaşılan
yetmeyecek ömrüm
                 bugünü anlamaya
 
başa dön        ürün listesi       kütüphane
 
 
 
 
 
 
 
 
kalbimin arka yüzü


akşamlar hüzünlüdür şiirlerde
gerçekte karanlıktır akşamlar
gün ışığı kalbimin aynası
akşamlar arka yüzü kalbimin
        yaz akşamları kararmaz kuzeyde
        hüznü gizlemek olanaksız yine de çoğu
        hüznün zamanı geldiğinde
        kalbimin arka yüzü parlak
        karanlık batar göze
        karanlık sarar teni
        bense içimde yalnız
        ve üşürüm her akşam
        hüznümle

 
başa dön        ürün listesi       kütüphane





1

 
güzeldir
sıra sıra palmiyeler
sokaklarında essen’in
tunus’a gitmeden
esmerleşmiş sarı saçlı kadınlar
on iki ay güneşinde
     yürekleri ısınır
     kuşkum yok


2

 
gökyüzü mavi
akdeniz’e
dökülür
     ruhr
çamların altı
          serin
toroslardan
gözlerim
           ren’i


3

 
sahra’ya
bir damla düşer
önce vahaya dönüşüp
sonra
yeşerir tüm afrika
             ertesi güne
kara gözleri
kara afrika’nın
umutla bakar
sina çölü
             sina ovası olur
cenneti başka tanımlar
yeniden doğsa
                   peygamber
missisipi akar yemen’in ortasında
wall street’te develer dolaşır
aç insan gecelemez
                            central park’ta


4

 
özgürlük anıtını
ortadoğu’ya
armağan eder fransa
                      sınırlar kalkar
bir ülkeden diğerine
geçmek için
ne pasaport
ne silah gerekir elde


5

 
vikingler piramit yapar
                       kuzeyde
hiç ölen olmaz ecelsiz
kırbaçlanmaz kimse
vinçler
yavaş döner diye
             üstlerinde
fransızlar çalışır
paris metrosunda
korkmaz
protesto etmez
              cezayirliler
diğer yurttaşlar gibi
gider işlerine
yeraltında


6

 
kimse
sain nehrine atmaz
                        kimseyi (1)
fransız olduğundan
                         dolayı
kimse boğulmaz
             paris’in göbeğinde
yirminci yüzyılın
           sonuna varmışken
öldürülmez (2)
ingilizce bilmeyenler
ispanyolca da konuşur
                      amerikan polisi
resmi dil sen olur heryerde (3)
saç
ve göz rengi
                değişir yalnızca


7

 
ganj
tertemiz geçer
boydan boya
          hindistan’ı
arındırır birleşik krallığı
                günahlarından
kara camlı arabalar
         dolaşmaz sokaklarda
korumasız gezer başbakanlar
köşedeki meyhanede
          kafa çekip bir seçmeniyle
danseder komşu ülkedeki
          kitapçıyla

_______________
(1) Fransız dazlaklarından bir grup Kuzey Afrikalı birini Sain nehri-ne atıp boğdular.
(2) Erich Fried bir şiirinde, ABD'deki Attica Cezaevinde İngilizce bilmedikleri için dövülerek öldürülen göçmenleri yazar. Vatansız 100 Şiir.
(3) Olaf Palme'nin başbakanlığından sonra İsveç'in resmi dili siz yerine sen biçimde değiştirildi.

 
başa dön        ürün listesi       kütüphane







1

 
güzel bir mayıs gecesi doğmuşum
havanın nasıl olduğunu sormadım anneme
öyle bir duygu var ki içimde
             pırıl pırıldı o gece
ondandır yıldızları sevmem besbelli
kimi yaşam
bir başkasının yerine doğar
bencilce çeker herşeyi kendine
toplar
sığdırır körpe bedenine
bense destek olmuşum babama
yıldırımdan da kurtulmuş
          morgdan da
ve az daha yenilirken
yeniden altetmiş herşeyi


2

 
masallarla büyüdüm
toprak az
gökyüzü boldu doğduğum yerde
topraktan gerçeği
gökyüzünden düşlemeyi öğrendim
kimi bilerek
kimi bilmeyerek
kimi gülerek
kimi gülmeyerek
           geçti çocukluğum
ağladım
ecelsiz ölenlere


3

 
beş buçuk yaşımda okula
yedi yaşımda sinemaya gittim
çok korktum
              belli etmedim
otuz yedi yaşımda
öğrendim
dedemin tanrıya ateş ettiğini
çok sevdim dedemi
              belli ettim


4

 
bölük pörçük yaşadım
                          bir zaman
ne kendimi verebildim
             ne uzak durdum
                 çoğundan
denizde
kağıttan
bir
kayık gibi
       çaresiz
         güçsüz
           oldum
avucumdaki
damla
gibi
görüldü
deniz
başkalarınca


5

 
bir gece konuk etmek için
       sıraya girenler
          görünce
                 başını çevirdi
                 zor zamanlarda
çoğuna
minnettar oldum yine de
(ihbar da edebilirlerdi
                          öyle ya)


6

 
kurtarmalardan kurtulduğumda
değişti
çok şey
kurtarmam gereken
kendimdi
nasıl becerdiğimi
anlamış değilim tümüyle
şansım mıydı
yardım eden
rastlantılar mı


7

 
şiddeti yüceltip herkesle
bir başıma göğüsledim acıyı
her seferinde azaldı gücüm
sonra gördüm ne olduğunu

ömrümün yarısı
çoktan uçup gitmişti
              başkalarına
öfke çaresizlik
                 pişmanlık belki
duygularım karma karışık
çekilip saklandım kendi içime
          orası da yetmedi
                     dar
sıkışmış dört duvara bedenim
bedenim beynimi taşımaz
unutmuş yaşamamış gibi
(yok saymak değil aslında)
bir sürü şey uçup gitti
        ne kadar da zayıf
                            belleğim
        şaşarım kendi kendime


8

 
çokyönlü zorluklar
             yeni yaşamla
çokyönlü tanıdım
            kurtarmak istediğimi
ne kadar yeniydi herşey
ne kadar yabancı
elyordamıyla yürüdüm
kör karanlıkta
söylenenleri
kulaksız duydum
yarısı yanlış
yarısı eksik
sevgiye düşmanlığı gördüm
            dehşetle
yarım kaldı sevişmeler


9

 
gücüm azaldı giderek
                          dostluklara
haksızlık ettiğim doğrudur
                     itiraf ederim
dostluklara verecek gücüm azaldı
aldı düşmanlarım
          saldırdılar soysuzca
anladım ki sonunda
                savunmaya verilenin yarısı
                  çok daha köklü olurdu
                   dostluklarda
                      verilseydi hesapsız
                          korkusuz
                                  yüreksizliğime
                                  hayıflandım
                                  sonradan


10

 
bugünü
lanet olası
bir dolu insan
büyüdü gözümde
             geçmişiyle
önceki
devler
küçüldü
tozdan
bir parça
      şimdi
       çoğu


11

 
başka diller
başka insanlar tanıdım
başka ülkeler
başka yasalar tanıdım
             yasalar birbirine benzeyen
             yasalar şiddetin öteki adı
gücünü
şiddetini gördüm
                 yazılı olmayanların
daha da çaresizleştirdi
daha da belirsizleştirdi
yazılı olmayana
       karşı olmak
              yumruk sallamak gibi
                            karanlıkta


12

 
başka dillerde
             yaşadım
             hüznü
             sevgiyi
başka dillerde
             sevdim
             erich fried’i
             nelly sachs’ı
kendi dilimde
             aktardım
             başkalarına


13

 
yazdıklarımı
 beğendiremedim
   kimseye
    hiç
     düşünmedim
      beğendirmek
       için
        yazmayı
         yalnızlığım
          oğuz atay
           misali


14

 
türkü söyledim
kendime
yalnız
kendime çaldım
                bağlamayı
yalnızken
daha çok yazdım
yazdıkça kapandım
yazdım
yaptıklarımdan
değil
yap-
        ma-
              dık-
                    la-
                        rım-
                               dan
pişman
olduğumu


15

 
        okumayı
      öğrendim
    yeniden
 okudukça
bilmediğimi
okudukça
  kendimi
    başkalarını
      gördüm
        okudukça

 
başa dön        ürün listesi       kütüphane